
İstanbul Boğazı‘nın ve Karadeniz‘in birleşim merkezinde yer alan Anadolu Feneri, tarihi bakımından insanları meraklandıran bir bölgedir. Anadolu Feneri ayrıca bulunduğu beldede de ismi geçmektedir. Yıllar boyu askeri alanda varlığını sürdürmüş olan köy, 2000’li yıllarla beraber halkın huzuruna açılmıştır.
Manzarası ile insanları büyüleyen bu bölge İstanbullu vatandaşların mutlaka gezmesi gereken bölgelerin başında gelmektedir. Bu yazımızda sizlere Anadolu Feneri’nin tarihi hikayesini anlattık.
Anadolu Feneri’nin Tarihi
Anadolu Feneri, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e uzanan ucunda yer almaktadır. Bu uç kısım Yon Burnu olarak anılmaktadır. Tepecik üzerindeki bu yer bulunduğu köye de isim öncülüğünde bulunmuştur.
Gemiler ve kaptanlar için son derece kolaylık sağlayan bu bölge 16 deniz mili görüşe sahiptir. Boğaz’da kullanılacak gemilere pusula niyetine inşa edilmiştir. Ahşaptan yapılan bu Fener, Osmanlı Devleti zamanında yapılmıştır.
Fener’den uluslararası olarak söz edilmesi ise 1755 yılında gerçekleşmiştir. Kaynaklarda, Fransız Mühendis Baron De Tott tarafından adının geçtiği bilinmektedir. Tarihi kaynaklara göre Fener’den bahseden tek kişi Baron De Tott değildi o yıllarda. İngiliz Doktor Olivier, 1790 yılında Anadolu Feneri hakkında bilgilendirme de bulunmuştur.
Fener, İngiliz ve Fransız gemilerinin Kırım Savaşı sırasında Boğaz ve Karadeniz bölgelerinden akın etmelerini tespit edebilmek için yapılmıştır. Bu sebeple stratejik önemi büyük bir yapıdır.
Anadolu Feneri mimarisi şu şekildedir: Üst taraflara doğru daralmak suretiyle, beyaz taştan ve yuvarlak bir yapıda oluşturulmuştur. Fener, Deniz seviyesinden 75 metre yüksektedir. Kule’nin boyu 20 metredir. Kule günümüzde hala orijinalliğini korumaya devam etmektedir.
Teknolojinin henüz gelişmediği dönemlerde fitilli gaz yağı lambası ve LPG’li parlak ışıklı manşon lambalar ile Fener aydınlatılmıştır. Günümüzde ise 1000 watt’lık elektrik lambaları ile aydınlatılması gerçekleşmektedir.
Anadolu Feneri köyünde yaşam şehir yaşamından oldukça uzaktır. Tarım ve hayvancılığa dayalı bu köyde halk, balıkçılık, hayvancılık, sebzecilik gibi çeşitli sektörlerde hayatlarını ve geçimlerini sürdürmektedirler. Bunun yanısıra köy, doğal güzellikleri ve deniz ürünleri ile meşhurdur.
Bu alanda önemli tarihî eserler de bulunmaktadır. 1880 yılında II. Abdülhamit döneminde bizzat II. Abdülhamit tarafından inşa ettirilen Hamid-i Evvel Camii ve Bizans Dönemi’nde yaptırılan Yoros Kalesi bu tarihi eserlerden birisidir.
Bu tarihi eser ve doğal güzelliklerle dolu tarihe tanıklık etmiş bölgeyi Boğaz turu düzenleyerek Boğaz üzerinden keşfedebilirsiniz. Boğazda.org aracılığı ile düzenleyeceğiniz boğaz turu ile birlikte Karadeniz ve İstanbul Boğazı’nın bir ucu olan Anadolu Feneri’ni yakından izleme fırsatı bulabilirsiniz.
Ayrıca boğaz hattında merak ettiğiniz tüm bölgelere Tekne kiralama veya Saatlik yat kiralama seçenekleri ile gidebilirsiniz. Bu sayede İstanbul’un tarihi yapılarını Boğaz üzerinden görebilir ve yapılar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Yazımıza Yorum Katın